15 Ağustos 2015 Cumartesi

Hayaller - Hayatlar...

   Daha gerçekçi şeyler hayal etmeye başladığında büyümüşsün demektir. Çocukken kurduğum hayalleri düşünüyorum da kahkaha atasım geliyor. Hani derler ya çocuk aklı diye tam ondan işte. O kadar uçuk, o kadar saçma ama bir o kadar da güzel.
   Ben yüksek inşaatlar gördüğümde onların tepesine çıksam bulutlara değebileceğimi sanan bir çocuktum. Bulutların da pamuk helva gibi bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra su buharını, yoğunlaşmayı, atmosferi falan öğrettiler. Ve benim hayallerim bir anda son buldu. Çünkü artık bilim vardı. Gerçekler vardı. Ve realizm beni ele geçirdi.
   Benim yaş grubumdaysanız Harry Potter’la büyümüşsünüzdür. Hangimiz bir baykuşun kapımıza mektup bırakmasını istemedi ki. Şimdiyse o filme sadece sinematografik açıdan bakıyorum. “Vay be bunun Yüzüklerin Efendisi’yle ne ortak yönü varmış, Rowling baya esinlenmiş” vb. cümleler kuruyorum.
   Ve bu gerçek canımı acıtıyor. O eski küçük Delirium’u özlüyorum arada. Evet belki daha saftı ama daha mutluydu, daha umutluydu. Büyümeyi ben istedim ama benim hayalimdeki büyümek böyle değildi ki. Sanıyordum ki büyükler istediğini yapar. Ama yapamıyormuş. Büyüdükçe sorumluluk artıyormuş, para derdin oluyormuş, zaman problemmiş, vaktin yokmuş her şey için, beklentilerin azalıyormuş ve daha bir çok şey. Bunlar arasında en kötüsüyse acılar da değişiyormuş, canını daha fazla yakıyormuş ama artık ağlayamıyormuşsun. Gözyaşlarını kendine saklıyormuşsun. Oysa önceden annene oyuncak için döktüğün gözyaşları vardı. Ve annen bu gözyaşlarına dayanamaz alırdı o oyuncağı. Mutsuzluk ve mutluluk arası geçiş bu kadar basitti. Tekrar gülümsemek için 1-2 saatin geçmesi yeterliydi. Artık gerçekten gülümsediğim zamanlar bir elin parmaklarını geçmez. Ama hep sahte gülümsemem hazırdır. Ne demiş Cemal Süreya “ Sen bakma bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.”. Belki de ikiyüzlüyüm bu konuda. Ama hangimiz değiliz ki.
   Artık hayallerim iş, aile, orta halli bir yaşam. Zengin olmayı bile düşünmüyorum. Eskiden en azından sayısal loto oynardım artık onu bile yapmıyorum (Matematikte olasılıkları öğrenince). Belki bilgim artıyor, kültürlü oluyorum, sohbetim iyidir ama umudum yok. Geleceğe dair, büyük işler başaracağıma dair hiç umudum yok.
   Yine fazla depresif oldu sanki. En azından günlüğe çevirmedim (değil mi?). İçindeki çocuğu öldürme diyen o klişelere sesleniyorum: Bu insanın elinde olan bir şey değil. Büyümenin ve bilginin attığı kesikler kanıyor. O çocuk yavaş yavaş kan kaybından ölüyor her halükarda.
   Küçük Delirium’u anma törenimiz burada bitmiştir. Herkese eğlenceli hayatlar dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder