18 Ağustos 2015 Salı

Zevkler ve Renkler

    Gördünüz mü bilmiyorum ama internette bir kadının 18 ülkenin güzellik standartlarına göre fotoshoplanmış fotoğrafları var. Şimdi bunu konuya bağlayayım. Fotoların hepsine tek tek baktım. Ve gördüğüm şey şuydu: Evrensel bir güzellik yok. Nasıl ki ben brokoli sevmem sen bayılırsın, ya da o mavi rengi sever ben yeşil severim. Güzellikte böyle. Ben esmer severim, o sarışın sever, sen kumral. Bazıları yüze bakar, bazıları vücuda. (İnanmazsınız ama ben erkekte kirli sakal sevmeyen bir kızla bile tanıştım. Dokunduğunda sakal rahatsız ediyormuş). Bunları tabi ki siz de biliyorsunuz. Ama iş uygulamaya gelince işler neden öyle olmuyor? Sürekli “Ay bu adam/kadın buna nasıl bakmış, ne çirkin şey.” vb. cümleler kurmaktan kendimizi alamıyoruz. Daha kötüsü ise karşılaştırma yapmamız. “Duydun mu okuldaki/işyerindeki erkekler hep şu kızdan hoşlanıyormuş, demek ki erkekler şöyle kızlardan hoşlanıyor.” bir anda kendimize bir standart getiriyoruz. Ona benzemeye çalışıyoruz ya da onunla kendimizi karşılaştırıp çirkin olduğumuzu düşünmeye başlıyoruz. Tüm bunlar arasında en kötüsüyse “Neden ben anltsna brz .s”. Çok ciddiyim bütün ilişkileri baltalıyor bu. Çünkü kendimizi yetersiz görmeye o kadar alışıyoruz ki direkt kafamızda soru işaretleri oluşuyor.
    Bir de eski sevgililerle karşılaştırma durumu var, o ayrı bir boyut. Adam/kadın belli bir çizgi tutturmuşsa sıkıntı yok. İş daha kolay belli bir tipten hoşlanıyordur ve sen zaten o tipe uygunsundur. Kendine benzeyen insanlar görünce “hafif” bir kıskançlık yaşayabilirsin ama olsun o kadar. Bir de dikiş tutturamayanlar var. Bakıyorsun çeşit çeşit insan var mazisinde. İşte o zaman soru işaretleri yakanı bırakmıyor. Dış görünüş değil de iç güzelliğe önem veriyordur belki diyorsun. Ama bir bakıyorsun kişilik olarak da hiç alakası yok bu geçmişin hayaletinin seninle. Ve işte o an senin boka battığın an. Koşarak uzaklaş derim ben. Çünkü o andan itibaren sen kendini değiştirmeye çalışacaksın ve bunu başaramadığında (yaptığın her şey eğreti duracak çünkü) zaten varla yok arası olan özgüvenin tamamen yok olacak. Olur da o kişi seni bırakırsa sen enkazdan ibaret olacaksın. Tabi o insanda kişilik bozukluğu olduğuna karar verip bunca zaman kendine boşuna eziyet ettiğini de düşünebilirsin ve buna bir tecrübe olarak bakabilirsin. Bunlar senin elinde olan şeyler. Mantık ağır bassın yeter. Gerçek hayatta öyle olmuyor ben de biliyorum, teori de mümkün ama.   
    Size asıl tavsiyem; eğer değişecekseniz kendi zevkinize göre değişin. Demek istediğim etek giyenler size göre güzel mi gidin bir kaç etek alın; zayıf olunca daha mı güzel hissedeceksiniz spor yapın, diyet yapın; kaslı olmak daha mı iyi sizce o zaman ağırlık çalışın. Emek harcayın kendinize ama sadece kendi zevkiniz için, aynaya baktığınızda gördüğünüz şeyi beğenmeniz için yapın bunu. Sizin zevklerinize sahip insanlar vardır elbet. O kişiler de sizi güzel/yakışıklı bulacak çünkü siz de kendinizi öyle görüyor olacaksınız.
    Unutmayın eğer siz kendinizi sevmeye layık bulmuyorsanız; başkasından da bunu bekleyemezsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder